BİYOGRAFİLER

KÖYNAME

2007 yılında yazıp bastırdığım Memleketname, Uzunyazı köyünün tamamını kapsamıyordu. Bundan dolayı köyümün tamamını kapsayacak olan KÖYNAME’yi yazmaya karar verdim.

 Köyname, köy kütüğünü, köy adet ve geleneklerini, köy kültür ve medeniyetini, köyle ilgili hatıraları kapsayarak; adeta Uzunyazı’nın son yüzyıllık çehresini kara kalemle çizmeye çalıştı.

Her insan doğup büyüdüğü yeri özler, kültürünün yaşamasını herkes ister, kimse değerlerinin kaybolmasını istemez. Ancak bu istekler fiiliyata dökülüp, tatbikat sahasında boy göstermedikçe kuru bir sevgiden ibaret kalır…

Akıp giden insan hayatında değişimin bazı türleri elbette kaçınılmazdır. Her toplum, her kavim, kültür konusunda- az ya da çok- bazı sorunlar yaşadı. Toplumların bazıları çeşitli kültürlerin etkisiyle kültürünü harmanladı; bazıları kültürünü tamamen silip attı, bazıları da direnip özünde kalmayı başarabildi. Bütün bunlar birer şuur işidir…

Bir otomobile binmek, şehir hayatının karmaşıklığından kaynaklanan kurallara uymak gibi yeni şeyler değişimin kaçınılmaz yanlarıdır. Bu yeni şeylere adapte olmada geç kalan, yarıştan kopar ve emsallerinden geride kalır. Nitekim Prof. Dr. Mehmet Kaplan : “Bir zamanlar ata iyi biniyorduk, ama attan geç indik…” sözüyle, gereksiz direncimizin bizi uzun süre geri bıraktığından şikâyetçi olmuştur…

Kültürlerin harmanlanması de kaçınılmazdır: Türkler gibi dünya coğrafyasında ayak basmadık yer bırakmamış bir kavimin kültürünün orijinal haliyle kalmasını beklemek gerçeğe uymaz. Zira gidilip gezilen her yer, karşılaşılan her kültür, adeta bir boya gibi, bir esans gibi karşı kültüre siner… Bu kültürlerin etkileşimidir. Osmanlı kültüründe, Arap-Fars kültürünün etkisi bunun sonucudur. Yine günümüzde yabancı ülkelerde çalışan işçilerimizin uyum için gösterdiği çaba, yeni bir kültür etkileşimidir.

Bezen de zayıf kültürler, kapsamlı ve zengin kültürlerin etkisinde yok olurlar… Buna kültür asimilasyonu denir ki örneği oldukça fazladır. Sömürge imparatorlukları bünyesinde kalan eski kavimler, kısmen, ya da tamamen bu tür asimilasyona uğramışlardır.

Kültüründen ödün vermeyen kavimler ve topluluklar da olmuştur. Çinler, Japonlar, Çeçenler, Ahıska Türkleri, Kırım Türkleri gibi… Bu topluluklar kültürlerini kaybetmediklerinden varlıklarını ve şuurlarını da kaybetmediler. Bir Çeçen, bir Kırım sürgün edilebilmiş; fakat mücadele edip ata toprağına geri gelebilmiştir. Ahıska Türkü ise toprağına geri gelmenin mücadelesini vermektedir…

Bir kavmi, bir milleti yok etmenin en kolay yolu, onun maddi ve manevi değeri olan kültürünü yok etmektir… Bizde kültür erozyonu sadece alt kimliklerde değil, üst kimlik bazında da yaşanmıştır… Zaten Köyname incelendiğinde de bu açıkça görülecektir. Bizim dönen çarkımız kültür değerlerimizin aşınmasına adeta seyirci olmuştur.

 Kültüründen bu denli kopan ve koparılan bir milletten, eski zaferlerin tekrarını beklemek hayaldir…

Köyname yazılırken yukarıdaki gerçekler ışığında köyümüz ve köylümüz incelendi. Kaybedilen her değer için, içim “cız” ederken; kayda geçirilen eski kültürümüzün her bir parçası da içimi ferahlattı…

Köyname, köyümüzün bir kütük defteri, her alandaki geçmişin tarihçesi, köy kültür ve medeniyetinin tezahürü, çeşitli tahlil ve bakışın yansıması oldu.

Köyname’yi, benim köylüme ve milletime, kalemimin zekâtı olarak düşündüm. Bir zekât nasıl maldan sayılmazsa, Köyname de benim eserlerimden sayılmasın; köyümün ve komşularımın eseri olsun…

Benden sonra bir Köyname yazan çıkmazsa; köylümüz” Köyname” siz kalmasın, dedim… Hele hele “Bu köyde benim de babam vardı, o niçin yok?” diyebilecekler için Köyname’ yi yazdım.

Umarım bütün iyi niyetimle yazılmış bulunan Köyname, köylüme de şirin gelir, okur, her komşum onu bağrına basar, raflarında bulundurur ve gelecek kuşaklarına emanet eder…

 Köyname yazılırken, köyümüzle ilgili bilgi ve birikimlerini her halükarda üşenmeden sunan köylülerimizden Osman Demirel’e, Nazım Seviş’e, Mevlüt Muradoğulları’ na, Aslan Muradoğlu’na, Ramiz Doğan’a, Hamit Taşkıran’a, Cesim Buluş’a, Behçet Murat’a, Bekir Seviş’ e, Kerim Muradoğulları’ na, Şevket Polat’ a, Şemsettin Bayram’a teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca, Arşivler Genel Müdürlüğü’nden edindiği bilgileri benimle paylaşan İzmir- Kemal Paşa İlçe Milli Eğitim Müdürü Halis Murat’ a; köy hakkında genel bilgiler sunan, köyümüz son dönem muhtarı Yüksel Murat’ a ve emeği geçmiş tüm köylülerime en kalbi duygularımla teşekkür ederim.

                                                                                   Aralık, 2011- BURSA