Yolcu kış gününde çıkar evinden,
Dost kapısını tıklatır derinden:
Kavuşan iki dost başlar sohbete;
Ev halkı da katılır muhabbete.
İkram başlar, vakit hayli ilerler;
Yalnız Adamın gitme vakti gelir.
Yolcu vedalaşıp ayrılır köyden,
Kış gecesinde korkmaz hiçbir şeyden
Hani bir hikmet varmış ya her şeyde?
Yol bozuk, kar çok, evi ayrı köyde…
Gece yarısında, o ıssız yolda;
Yolcu yolunda gider yalnız halde;
Yolculuk zor geçer, yolu yarılar;
Bir hışıltı duyar duymaz irkilir;
Dönüp bakar, iki yabancı nesne!
Hoş olmaz bunların niyeti asla…
Yalnız adam silahına güvenir,
Ağırdan alır, kaygısız davranır.
Nihayet kurtların sabrı tükenir,
Yolcuyu yemek için yakın gelir.
Yalnız adam diz çöker, nişan alır;
Tüfek patlamaz, ter içinde kalır…
Bir mermi değişir, tetik düşürür;
Her defada aynı aksilik görür…
Güvendiği silahı patlamamış,
Artık işin sonu Allah’a kalmış…
Tetik sesinden irkilen canavar,
Aksiliği görünce geri döner:
Yolcunun silahı olmuş bir sopa,
İki aç kurtla bu gece ne yapa!
Tüyleri diken olmuş, benzi solmuş;
Sıcak bir ter basmış, şaşırmış kalmış…
Canavarlar başlamış kıstırmaya,
Önden, arkadan tipi estirmeye…
Yolcu paltosunu yerde sürütmüş;
Bu hamle iki kurdu az ürkütmüş…
Yolcunun hamlesi boşa çıktıkça,
Aç kurtlar saldırırmış daha sıkça…
Bu ıssız gecede, bu çetin kışta;
Artık işin sonu yok bu gidişle:
Yalnız Adam canı dişine takmış;
Aç kurtlar yemenin derdine bakmış…
Önden ve arkadan kaptı kapacak;
O an mucize belirir apaçık:
Yolcumuz bu halde yolu tüketmiş,
Köyünün yakınına kadar gitmiş:
Bu durumu gören cesur bir Kangal,
Yolcunun imdadına koşar derhal…
Kangalı gören kurtlar hemen kaçar,
Bir anda ordan toz olur uçarlar!
Yalnız Yolcu derin bir nefes alır,
Kangalın yüreğine şaşırıp kalır.
Tehlike geçince yolcu yolunda;
Çok geçmeden artık kendi evinde…
Evde susar, hemen bir şey söylemez;
Tüfeğin açılmadığını demez…
Tüfeği alır, samanlıkta dener,
Tüfek patlar, olanı yalan sanar…
Derince düşünür, sonuca varır;
Hatayı kışın ayazında görür:
Zira keskin soğukta donmuş tüfek,
Artık boşa gitmiş olanca emek.
Olanları ev halkına anlatmış;
Onu dinleyenler dilini yutmuş…
Olayın şoku biter, heyecan geçer;
Evdekiler sakin olmayı seçer…
Ar sayar yastığına baş koymayı;
Can borcundan unutur uyumayı…
Yalnız Yolcu hanımını çağırır;
Tavuk kesip yüzme emrini verir:
Derhal tavuk kesilir, ayıklanır;
Yolcunun ne yapacağı beklenir.
Yolcu, tavuğuyla çıkar evinden,
Giderken içini çeker derinden…
Neden sonra ulaşır köpeğine,
Tavuğunu hemen koyar önüne…
Tavuk yerken akşamki cesur köpek,
Yolcu sessiz seyreder bitene dek…
Babamdan dinledim bu olanları;
Yoksa kimse bilmezdi o anları…
19 Ocak, 2018-BURSA
Not: Yukardaki şiire konu olan olay, babamın yaşadığı gerçek bir olayın özetidir.