EĞİTİCİ ESERLER

DENEYİM ve PAYLAŞIM

Çocukluk hayatımdan tutun da öğrencilik, çiftçilik, öğretmenlik ve bir kısım emeklilik hayatımda edindiğim deneyimi – gelecek kuşaklara ışık olur düşüncesiyle – bu kitapta okuyucuyla paylaşmak istedim.

Ağır bedeller ödenerek elde edile değerli hazine niteliğinde nice bilgiler var ki bir araya gelme şansı bulamadan, sahibiyle birlikte yok olup gitmiştir. İşte “Deneyim ve Paylaşım” bu şansı bulursa kendimi mutlu hissedeceğim.

Deneyim konuları günümüzde aksaklığını görüp çoğu zaman bizi rahatsız eden şeylerden oluştu. Uzun deneyim sonucunda belirlenmiş ve kabul görmüş kıstaslar konularına göre boy gösterdi.

Denim ve Paylaşım ile gelecek nesillerin tartışmasız rotasını belirleme, her sorunlarına ışık olma gibi bir iddiada da değilim. Zaten bunun böyle olması mümkün de değildir. Bu konularda ne kadar çok eser yazılırsa beliren eksikliklere cevap vermek de o ölçüde başarılı olacaktır. Yoksa tek bir eserin her boşluğu doldurması kanaatimce mümkün değildir.

Deneyim ve Paylaşım’ı okurken kendilerine sunulan bilgilerin aşinası olup dudak bükenler de olacaktır elbet. Ancak genel düşündüğümüzde; bir aileden yoksun büyüyen çocuklar, yetersiz ailede yetişen gençler, yalan yanlış eğitim alan nesiller, kafası kalbi bulandırılan masumlar, benliğinden koparılmak istenen yavrular bu ve bu tür eserlere çok ihtiyaç duyacaklardır.

Biz ne çektiysek eğitimsizlikten çektik… İlk zamanlar eğitim adı altında sunulan şey sadece bilgiden ibaretti. Bizde bir zamanlar, eğitim mensubunun verdiği şeyleri uygulama gibi bir görgüsü de yoktu geleneği de: Öğretmenliğimin ilk günlerinde esefle izleyip söz geçiremediğim, sınıflarda sigara araması yapan öğretmenlerin koridorda sigara içerek gezmeleri gibi…

Bizde asıl sorun eğitim verenlerin de eğitime muhtaç olmasıydı. Bu sorun zaman içinde önemli ölçüde giderildiyse de geçmişten gelen kronik olanlarının bir kısmı yaşamaya devam ediyor: Öğretmenin her yerde öğretmen havasını estiremeyişi, okul dışında bazen bir işportacı kılığında gezişi bunun tipik örneğidir.

Bilgi birikiminin bir de mahreme yakın olanları, çok özel olanları; görgüyü, terbiyeyi, ahlâkı içerenleri de var ki, çoğu zaman bu tür bilgiler ne toplumda verilebilir, ne de nasıl edinileceği hakkında bir fikir verilir. Deneyim ve Paylaşım bu konularda da kapasitesince ışık olmaya çalıştı.

  Bugün karşınıza hazır halde çıkıp okuduğunuz bu deneyime nasıl ulaştığımdan da biraz bahsedeyim:

 Okul öncesi dönemlerimden başlayıp okul yıllarımda da hem çalışıp hem okudum. Bu nedenle bir su dolu bardağı dökmeden götürebilmek için bile, kaç sille-tokat yedim, kaç azar işittim, kaç ceza gördüm, kaç kere sıcak terler döktüm bilemezsiniz… Okul yollarında üşüyen kulaklarımın sızısını hala hisseder gibiyim… Yürümekten bitkinleşen bedenimin yorgunluğu daha tam geçmedi… Aç ve bitkin geçirdiğim anları hâlâ unutamadım. Nihayet saçlarım, zirvelerdeki beyaz bulutlara döndü; yüzümdeki çizgiler çoğaldı; başım, girdiği ağır yükün altında eğildikçe eğildi…

Bütün bunlara rağmen bilgi birikimimi sizinle paylaşmama gibi bir tercihte bulunamazdım. Ağır aksak giden çalışma hayatımı işte bu paylaşım için ayırdım. Ağrılar içinde de olsa nesillere bir şeyler sunma aşkı hepsine galebe çaldı.

Deneyim ve Paylaşım size özünüzü sunarken, kozmopolitliğin kucağına itilmiş gencimizi kazanmaya çalıştı. Okuyucum bu bilgileri yarım asrı aşkın zamanını heder etmeden kavrama imkânı bulacak.

Gençlere düşen bu eseri bir başucu kitabı haline getirip okumak ve tatbik etmektir.

2009-BURSA
ÖMER SEVİŞ